YÖRENİN DİĞER ÇEKİCİLİKLERİ
Kent ve ilçelerinin doğal güzelliğinin yanı sıra, kültürel ve tarihsel eserler ile bazı yerler, turistik açıdan öneme sahiptir ve ilgi çeker. Ancak şu bir gerçektir ki, ülkemize her yıl önemli bir girdi sağlayan turizm sektöründe Malatya adına ilginin kaynağı tartışılmaz biçimde Nemrut Dağı ve bu dağdaki açık hava mabedinde sergilenen eserlerdir. Nemrut'u Battalgazi Ilçesi'ndeki eserler izler.
Aslantepe
Malatya'nın 6 km. kuzeydoğusunda Orduzu'da bulunan yığma toprakla meydana getirilmiş on höyükten biridir. M.Ö. 19001200 yılları arasında yaşamış bir Hitit yerleşme yeridir. Atatürk'ün emriyle burada 1933 yılında Fransız I. Delaporte, 1948 yılında C.Schaeffer ve 1962 yılında italya F. Meriggi ile M.Puglisi tarafından kazılar yapılmıştır. Bu kazılar sonunda ilk eski tunç çağı, Hitit İmparatorluk çağı, Hellenistik Çağ, Roma ve Bizans olmak üzere çeşitli kültür tabakalarına rastlanmıştır. Burada Hitit ve Asur hükümdarlarına ait saray kalıntıları, kabartmalar aslan heykelleri ve süslü vazolar bulunmuştur. Bu eserlerin çoğu Ankara Arkeoloji Müzesine götürülmüştür.
NEMRUT DAĞI
Nemrut Dağı Adıyaman'ın Kahta ilçesi ile Malatya'nın Pütürge ilçesi sınırlarının kesiştiği 2150 metre yüksekliğinde olan bir dağdır. Bu dağ Malatya'ya 94 km. mesafededir. İlk bakışta dağın doruğu gibi görülen tepe, tahminen 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapında bir höyüktür. Bu höyüğün doğusu ve batısında Kommagene kralı I. Antiochos tarafından yaptırılmış çok ilginç heykeller ve tapınak bulunmaktadır. Birbiri üzerine yığılan taşlarla meydana getirilmiş höyük çağımıza ulaşabilmiş ender hazinelerden birisidir. 1953 yılından itibaren Connecticut American School Of Orient Research adına Theresa Goel tarafından yapılan araştırmalara göre, tümülüs topraktan yapılmamış, yumruk büyüklüğünde kırılmış taşlardan meydana gelmiştir. Bu höyüğün altında kral I. Antiochos'un mezarının olduğu sanılmaktadır. İşte bu önemli fark onu diğer tümülüslerden ayırır. Doğu, batı ve kuzeydeki üç teras kayalar içine oyularak yapılmıştır. Doğu terastaki eserler mimari ve heykeltraşlık yönünden çok ilginç ve ilk çağ sanatını yansıtmasıbakımından çok önemlidir. Batı kısmındaki dev heykeller, doğuda, piramidal ve taht altları, kuzey ve güneyde alçak duvarlar uzun bir şekilde devam eder.
Antiochos'un pers tipli ve giysili röliyefi vardır. Ayrıca Makedonyalı atalar tasvir edilmiştir. Kabartmaların ön kısımlarındaki kişi adları kazıldığından önemli oranda tahrip olmuştur. Bu parçaları toplayan Prof. Friedrich K. Dömer üzerinde çalışıp, Kommagenelilerin ana tarafı Slevkoslar-Makedonya, baba tarafı Pers yönünü bulmaya çalışmıştır. Doğu terastaki anıtlar büyük zorluklarla yapılmış olup, doğu kültür ve sanatının önemli temalarını yansıtmaktadır. Bu heykellerin yükseklikleri 8-10 metre arasında değişmektedir. Blok halinde 8 yontma taşın üst üste konulmasıyla meydana getirilmiş tahtların arkasındaki yazılar bugün bile kral I. Antiochos'un tanrıları ve buyrukları hakkında bilgi vermektedir.
Heykellerin üzerindeki yazılara göre, soldan sağa doğru, şu şekilde bir sıralama görülür: 1. Apollon (Güneş Tanrısı), 2. Fortuna (Bereket Tanrısı), 3. Zeus (Baş Tanrısı), 4. Herakles (Kudret Tanrısı), 5. Kuzey başta Kommagene'nin ilk kralı I. Antiokhos (M.Ö. 69-38). Bu tanrı ve tanrıça heykellerinin iki yanında doğuya özgü bir kartal ve arslan heykeli kuvvet ve kudret simgesi olarak yerleştirilmiştir. Büyük İskender çağından itibaren antik Pers ve yakındoğu inançlarının birleştiği yer olması bakımından doğu ile batının bir köprü niteliğini taşımaktadır. Bu eserler son Hellenistik çağı sanatının Anadolu'ya özgü eşsiz belgeleridir. Tanrıların elbiseleri Kommagene ülkesine özgü ve
Pers etkisiyle yapılmıştır. Anıtların yan ve arka taraflarındaki yazılarda kralların doğum günleri, doğum günlerinde yapılanlar, emirler, ülkenin yönetimi ve idari kanunlarıyla ilgili yazılardır. Batı terasta bulunan aslan kabartması çok ilginç bir şekilde işlenmiştir. Bir varsayıma göre bu bir astronomi dönemini simgeleyen aslan kabartmasıdır. Aslan kabartmasının bedeninde 19 yıldız, çenesinin başladığı yerde hilal şeklinde bir ay vardır.
"Dünyanın 8. Harikası" nitelemesini hakeden Nemrut Dağı, Commagene Kralı I. Antiochos tarafından yaptırılmış bir açık hava mabedidir. Mabedde yer alan tanrı heykelleri ve kralın anıt mezarı olduğu tahmin edilen tümülüsün bulunduğu Nemrut Dağı, Malatyave Adıyaman il sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Güneydoğu Toroslarm (Tümülüsle birlikte 2.150 metre) en yüksek noktası olarak kabul edilen zirvedeki arkeolojik kalıntılar, sadece ülkemiz bazında değil, dünya bazında da büyük öneme sahiptir. 19601ı yıllara kadar zirveye herhangi bir motorlu araçla ulaşmak mümkün değildi. O yıllara dek Nemrut'a ancak yürüyerek veya at sırtında ulaşmak mümkündü. Sonraları, Malatya ve Adıyaman tarafından ayrı ayrı, yapılan yollar, zirveye minibüs, taksi gibi araçlarla ulaşmayı mümkün kıldı.
Tümülüsün yapımıyla oluşturulmuş 50 metre yüksekliğindeki tepe, onlarca kilometre uzaktan bile görülebilir. Uzaktan bakıldığında tepe, ucu sivriltilmiş bir kalem ucu görüntüsü vermektedir. Bu tepenin altında kral ve yakınlarının mezar odaları ile hazinenin olduğu ortaya atılmışsa da, şimdiye kadar yapılan çalışmalarda henüz böyle bir şeye rastlanmamıştır. Tümülüs, baş ve kafa büyüklüğündeki taşlarla kapatılmıştır. Taban yarıçapı 1.50 metre olan tepeyle birlikte, Nemrut Dağı 2.150 metreye kadar yükselir.
Nemrut Dağı'na Mayıs ve Kasım ayları arasında ulaşılabilir. Diğer aylarda, yöreye özgü iklim koşulları ve coğrafya nedeniyle, dağa gidilmez. Bu aylarda karla dolu yollar ve dağlar geçite izin vermez. Dağın eteğinde Malatya Valiliğince yaptırılan 40 yataklı Güneş Otel, ziyaretçilere turizm sezonu boyunca hizmet verir.
Nemurt Dağı, sadece heykeller ve röliyefleri görmek için ziyaret edilmez. Güneşin doğuşu ve batışı, yörenin diğer çekiciliğidir. Akşam bulutların arasında yavaş yavaş kaybolan, sabah ise tersini yaparak yükselen güneş, izleyicilere unutulmaz dakikalar yaşatır ve karelerce film harcatır. Acele etmeden, yavaş yavaş yüzünü gösteren güneşin ışıkları çevresinde, aylara göre değişen, renk cümbüşleri oluşur. Bazen inanılmaz güzellikteki rengin adı mor olur, bazen kızıl, bazen de menekşe... Gece vakti, güneş battıktan sonra, bu kez ay sahneye çıkar. Eğer ay yüzünü tamamıyla gösterdiği bir dönemde ise, yani dolunaysa, zirveden bakarak Adıyaman, Malatya, G. Antep, Diyarbakır ve Ş.Urfa'yı kıvrıla kıvrıla kateden Fırat'ı seyretmek apayrı bir zevktir.
M.Ö. I. yüzyılda Commagene Krallığı'na hükmetmiş, I. Antiochos tarafından yaptırılan heykeller, tanrıları simgeler. Nemrut'un kalıntıları yapımından sonra, yüzyıllar boyu yalnızlığa terkedilmişlerdir. Sadece Dutluca, Harik, Gerger, Pütürge gibi yörelerden gelen avcılar ve çobanlar haberdar olabilmişler ve bunlar, günümüzden yaklaşık 150 yıl önce askeri amaçlarla yöreyi gezen, Prusyalı subaylar Helmut ile Moltke'yi kalıntılardan haberdar etmişlerdir. Sonrasında Nemrut Dağı zirvesindeki heykel başlarından tüm dünya haberder olmuş, araştırmalar, kazılar birbirini izlemiş, Nemrut ile ilgili bir yığın bilgi ortaya çıkarılmıştır.